Academia.eduAcademia.edu

Gaziantep Türk-İslam Mimarisi

2025

Abstract

Osmanlı Dönemi öncesine kadar; gerek Müslüman, gerekse gayrimüslim devletler arasında sürekli el değiştiren Gaziantep şehri, Osmanlı dönemi ile birlikte bayındır bir hale gelmiştir. Kent, genelde devletlerin sınır şehri olarak kalmış, Osmanlı döneminde istikrarın sağlanmasıyla birlikte, gelişerek önem kazanmıştır. Gaziantep’in gelişmesi ve zenginleşmesi, mimari eserlere doğrudan etki etmiş, özellikle il merkezinin cami, medrese, han, hamam gibi yapılarla donatılmasına mahal vermiştir. Gaziantep Türk-İslam Mimarisi adlı tezimizde, Gaziantep il merkezi, ilçeleri ve köylerinde yer alan, Türk-İslam mimari eserleri incelenmeye çalışılmıştır. Osmanlı dönemi öncesindeki eserlerin çoğunun tarihi, net olarak bilinmemektedir. Gaziantep’teki en erken tarihli yapının Hz. Ömer dönemine kadar gittiği söylense de bu gerçekle pek bağdaşmamaktadır. İncelediğimiz yapıların tarih aralığı, 12. yy.’la 20. yy.’ın ilk çeyreği arasındadır. Bu geniş zaman diliminde konumuz kapsamındaki 115 eserden; 42’si cami, 6’sı mescit, 1’i zaviye, 1’i imaret, 2’si medrese, 2’si mektep, 6’sı türbe, 11’i hamam, 7’si çeşme, 6’sı kastel, 7’si köprü, 21’i han, 2’si bedesten 1’i kaledir. Özgünlüğünü büyük ölçüde koruyarak gelen 115 yapının yanı sıra, çeşitli sebeplerle tamamen ortadan kaldırılmış veya orijinalliği tamamen kaybetmiş bir o kadar da yapı bulunmaktadır. Yapıların günümüze gelememesinin sebepleri arasında; deprem, yangın gibi doğal afetler; bilinçsiz onarımlar ve rant uğruna bilinçli şekilde yıkımları sayabiliriz. Bunların yanında, kuşkusuz en büyük sebep ise Gaziantep’in Kurtuluş Harbi’dir. Mimari eserlerin büyük çoğunluğu bu harpte yara almış veya yıkılmıştır. Şehrin çeşitli yerlerindeki bazı mimari eserlerde, hala savaşın izlerini görmek mümkündür. Mimari eserler, günümüzde bu izleri gazilik nişanı olarak gururla taşımaktadır. İslam’ın Anadolu’ya yayılmasıyla birlikte, bölgeyi elinde tutan Zengiler, Eyyubiler ve Memlukler; hem Güneydoğu Anadolu bölgesinin bir kısmında, hem de Gaziantep’te bir takım mimari miraslar bırakmıştır. Bu devletlerden kalan miras, bölgedeki Beylikler ve Osmanlı mimari eserlerini de etkilemiş ve yörede şahsına münhasır bir üslup oluşmuştur. Payitaht’tan uzak olan Gaziantep’te, doğrudan Osmanlı etkisiyle yapılmış mimari eser, bir elin parmaklarını geçmez. Gaziantep’in kendine özgü üslubu, her yapı türünde kendini göstermektedir. Elbette bunda Gaziantep’in yerel banilerinin, mimarlarının ve ustalarının da katkıları vardır. Bu çalışmamız ile Gaziantep’in maddi kültürel değerlerine ve mimari mirasının zenginliğine bir nebze katkı sağladığımız inancındayız. Yapıların birçoğunun tarihi, banisi, mimarı ve ustası bilinmemektedir. Buna rağmen elimizden geldiğince, elde ettiğimiz veriler ışığında, yapılar değerlendirilmeye ve tarihlendirilmeye çalışılmıştır. Şüphesiz ilerde bulunacak yeni verilerle birlikte, karanlık olan bilgiler aydınlığa kavuşacaktır. Bu uğurda gelecek araştırmacılara, küçük de olsa bir katkımız olacağı inancıyla çalışmamızı sunuyoruz.