Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2025, Yakın Çağ Tarihi Alanında Uluslararası Araştırmalar-II
Ekin Yayınları, 2023
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2025
Tanzimat Dönemi, Osmanlı İmparatorluğu’nda yönetim ve bürokratik yapıları modernleştirmeye yönelik önemli reformların gerçekleştirildiği süreçtir. Bu süreçte yerel yönetimlerin güçlendirilmesi amacıyla yeni yönetim binaları inşa edilmiştir. Merkezi otoritenin yereldeki gücünü simgeleyen bu binaların inşa edilmeye çalışıldığı yerlerden biri de Harran Kazası olmuştur. Bu çalışma, Tanzimat Dönemi’yle birlikte merkezi otoritenin güçlendirilmesine yönelik olarak Harran Hükümet Konağı’nın inşa girişimlerini ve bu süreçteki ıslah çalışmalarını incelemektedir. Çalışma, 1897-1917 yılları arasında Harran Kazası’nda yapılan inşa ve ıslah girişimlerini arşiv belgelerine dayalı olarak araştırmaktadır. Bu çerçevede kazanın idari yönetimi, yeni bir Hükümet Konağı inşa etme girişimleri ve mevcut yapılarda gerçekleştirilen ıslah çalışmalarına odaklanılmıştır. Yapılan araştırma neticesinde çalışma, müstakil bir Hükümet Konağı’nın inşası için gerçekleştirilen tüm girişimlerin başarısızlıkla sonuçlandığını, mevcut kiralık yapıların birçok kez onarıma tabi tutulduğunu ve Hükümet Konağı eksikliğinden dolayı kamu görevlilerin vazifelerini etkin bir şekilde yerine getirmekte zorluklar yaşadığını ortaya koymaktadır.
Filistin Araştırmaları Dergisi (FAD), 2021
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Ulubey, Uşak'a yaklaşık 30 km. mesafededir. Buradaki Osmanlı eserlerinin bir sanat tarihçisi tarafından incelenmediği fark edilmiştir. Varlığını devam ettirenlere ilişkin yapılan incelemede; 5 cami, 2 çeşme, 1 çeşme kitabesi ve iki tanesi kitabeli olmak üzere bir grup dükkân belirlenmiştir. Camilerin içinde Ulu Camii ve Çarşı Camii, büyüklükleri, mihrapları, minberleri, kullanılan malzeme, mimari elemanlar ve süslemeleriyle önemli yapılardır. Hacı Mehmet Efendi Camii mihrabı ve minberi Cumhuriyet döneminde yapılan onarımda gerçekleştirildiği için bu anlamda dikkate alınmaması gerekir. Cami minarelerinden Ulu Camii minaresi girişinin yukarısındaki kitabede, minareci olarak Hacı Hafız Ali'nin adının okunması, onun mahalli bir usta olduğunu gösterir. Pazar Çeşmesi ile Bekir Çeşmesi hazneli çeşmelerdendir. Pazar çeşmesi işlevini devam ettirirken Bekir Çeşmesi'nin suyu akmamaktadır. Eserler üzerindeki kitabelerden hareketle, yörenin ileri gelenlerinden Curaoğulları zamanında Ömer Efendi Camii, Hacı Mehmet Efendi Camii ve Gölbaşı Çeşmesi'nin bulunduğu yüksekçe alan Ulubey'in ilk yerleşiminin olduğu saha olarak ortaya çıkmaktadır. Sonraki yerleşimin aşağıdaki düzlüğe doğru devam ettiği anlaşılmaktadır. Yerleşimin seyri arşiv kayıtlarından elde edilecek bilgilerle daha net olarak ortaya konulabilir. Bununla birlikte, daha geç tarihli olan camilerde Batı sanatı etkilerinin artarak devam ettiği görülmüştür. Batı sanatı etkileri çeşmelerin inşasında kendini pek göstermez. Ancak Çarşı Camii'nin kuzey tarafında kümelenmiş olan dükkânların malzemesi ve cephelerinin biçimlenişinde Batı sanatı etkilerini ağırlıklı olarak görmek mümkündür. Dükkânların cephelerinde üçgen alınlıklar bulunabildiği gibi, uçları düz gelerek ortada dairesel bir yükseklik kazananlar da vardır. Bu dükkânlardan iki tanesinin kitabeli oluşu dikkat çekicidir. Fakat bu dükkânlardan bazılarının tamamen, bazıların ise kısmen değiştirildiği belirlenmiştir. Dükkânlarda görülen Batı sanatı etkileri, Uşak'ın İzmir kanalıyla yabancılarla olan ticareti ve misyonerlerin Uşak'taki faaliyetlerinin yoğunlaştığı da bir gerçektir. Ulubey, ortadan kalkanların yanında varlıklarını devam ettiren Osmanlı eserleri bakımından önemli bir ilçedir.
Osmanlı tarihinde imar faaliyetlerinin en yoğun gerçekleştirildiği dönemlerden birisi olmuştur. Devletin kısıtlı bütçe imkânlarına rağmen Osmanlı coğrafyasında hemen hemen her alanda çok sayıda yapı inşa edilerek ülke bayındır hale getirilmiştir. Bu imar faaliyetleri içerisinde merkezi otoritenin gücünü hissettirmek ve büyüyen Osmanlı bürokrasisinin ihtiyacını karşılamak amacıyla inşa edilen yapılardan birisi hükûmet konakları olmuştur. Günümüzde belediye binası olarak kullanılan Pamukova Hükûmet Konağı da bu dönemde aynı amaçlar doğrultusunda inşa edilen yapılardan birisidir. Pamukova Hükûmet Konağı bir resmi bina olarak inşa edilmiş olmasına rağmen Sakarya ve çevresindeki evlerde yaygın olarak kullanılan geleneksel iç sofalı ev plan tipinin tüm özelliklerini taşımaktadır. Sonraki dönemlerde yapılan tadilatlar ve eklemelerle orijinal birçok özeliğini yitirmiş olsa da son dönem Osmanlı mimarisinin tüm özelliklerini bünyesinde barındıran ve anıtsal mimarisi ile Osmanlı merkezi otoritesinin gücünü yansıtan Pamukova Hükûmet Konağı, dönemin siyasal, sosyal ve kültürel yapısı hakkında bilgi veren önemli bir tarihi belge niteliğindedir.
Journal of Spatial Planning and Design
Cumhuriyetin ilanından sonra Anadolu'nun kimlik sorunu yaşayan birçok kentinde modern bir kent kimliği oluşturmayı hedefleyen imar çalışmaları başlatılmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarından 1950'lere kadar kentlerin kimliği modernleşme ve batılılaşmanın etkisiyle farklı mimari dönemlerde şekillenmiştir. Anadolu'da küçük bir kent olan Burdur, o dönemde henüz kentsel kimliğini kazanmamıştır. Çalışmada, yapıldığı döneme tanıklık eden ve yapısal ve işlevsel özelliklerini koruyarak günümüze kadar gelen kamu yapılarından olan Burdur Hükümet Konağı binasının mimarlık alanındaki milli kimliği ortaya konulmuştur. Burdur Hükümet Konağı'nın yapıldığı dönemin mimari özelliklerini yansıtması ve tarihin bir parçası olması kent belleği için önemlidir. Detaylı plan ve cephe krokilerinin aktarıldığı çalışmada, yapının diğer Anadolu şehirlerinde yaklaşık aynı dönemde inşa edilen ve benzer özellikler gösteren devlet konakları ile yapısal ilişkisi de karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak kent...
Art-Sanat Dergisi, 2023
Examination of Late Ottoman and Early Republic Period Public Structures Through the City of Malatya Öz Osmanlı Devleti'nde 18. yüzyıl ile birlikte "Batılaşma" olarak adlandırılan dönem başlamıştır. 19. yüzyılda Tanzimat Dönemi'yle birlikte ise yenileşme hareketleri toplumsal ve idari anlamda etkili bir şekilde görülmüştür. İdari anlamdaki değişimler o zamana kadar görülmeyen postane, hükümet konağı, hapishane gibi işlevlerine uygun yeni yapı tiplerini ortaya çıkarmıştır. Osmanlı Devleti döneminde başlayan değişim anlayışı Cumhuriyet'in ilanından sonra da devam etmiştir. Konumu itibarıyla kavşak niteliğinde olan Malatya, Batılılaşma Dönemi'nde Osmanlı Devleti'nin taşralarından biridir. Malatya, farklı zamanlarda Diyarbakır ve Ma'mûretü'l-Azîz Vilayetleri'ne bağlı sancak; Cumhuriyet Dönemi'nde ise bir il durumundadır. Bu çalışmada, günümüz Malatya ili merkezinde yer alan Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet Dönemi kamu yapılarının mimari özellikleri, koruma durumları ve bu yapıların kentin değişim ve gelişimine etkisi incelenmiştir. 1890 yılından 1940'lı yıllar arasını kapsayan çalışma literatür ve arşiv taraması ile başlamış; alan çalışmasıyla devam etmiştir. Çalışma, Osmanlı Devleti'nde Malatya sancağı olarak anılan günümüz Malatya ilinde kamu yapısı olarak inşa edilen veya kullanılan yapıların ortaya çıkışını bütüncül olarak değerlendirerek mimarlık tarihi, kent tarihi ve mimari koruma alanlarına katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Sanat ve Tasarım Dergisi, 2021
Cumhuriyet modernleşmesi, modern ve ulusal bir devlet sisteminin temsili olarak; Anadolu’nun sahip olduğu içsel bileşenlerin, toplumsal yapının, topoğra k özelliklerin ve en önemlisi zamansal bileşenlerin belirlediği yeniden inşa sürecinin ideolojik temelini oluşturur. Bu kapsamda merkezin ardından sınırlı bir içerikle ve ardıl zamanlarda periferi kentlerinde; farklı anlamlarla varlık bulan, yerellikleri ile harmanladıkları kendi modern oluşlarını ortaya koyan bu uygulamalar, Cumhuriyet ideolojisinin evrimini anlatırken modern mimarlık ve planlama tarihinin de tanıklığını yapmışlardır. Bugün, Anadolu’nun periferisine bakarak merkezi anlamak ya da zamansal ardıllıkları bağlamında tersine bir okuma gerçekleştirmek mümkündür. Bu nedenlerle çalışmanın amacı; homojen, ölçülebilir, genellenebilir kabuller içeren merkez odaklı mimarlık yazımının dışında; çelişkileri, karmaşıklıkları, bilinmezleri ile periferideki yerel odaklı modernleşme deneyimini açığa çıkarmak ve modern mimarlık tarihine katkı sağlamaktır. Anadolu’nun periferisindeki Giresun çalışmanın odağına yerleştirilmiş, 1930- 1980 aralığında inşa edilmiş kamu yapıları ve kentsel düzenlemeler Cumhuriyet modernleşmesinin uygulamaları olarak merkez-periferi paradigması ekseninde değerlendirilmiştir. Bu kapsamla kentte halen varlığını sürdüren yapılara odaklanan çalışmada yapılar; modernleşme sürecini tanımlayan olguların yereldeki temsili üzerinden “ideoloji”, “ideal” ve “kalkınma” olarak belirlenen üç kavramla ilişkili gruplanmış, her grubun benzeşen ya da farklılaşan yönleri dönemsel gelişmeler bağlamında irdelenmiştir. Böylece, merkezin periferiye müdahalesi ve periferi kentlerde izlenen modernleşmenin yerel açılımları; Giresun odağında tartışılabilmiş, kendine modern mimarlık tarihi araştırmalarında yer bulamayan bir kent ve yapıları literatüre kazandırılmıştır.
Karadeniz Araştırmaları, 2021
Kastamonu iline bağlı İnebolu ilçesi, Karadeniz kıyısında stratejik öneme sahip bir liman kentidir. İnebolu, Anadolu’yu Karadeniz’e bağlayan en yakın liman olma özelliği sayesinde, Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyıldan itibaren Karadeniz üzerinden artan ticari faaliyetlerinde aktif rol almıştır. 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin idari yapısında yaşanan değişim ve dönüşümler paralelinde gelişen İnebolu Liman’ındaki ticari faaliyetler, beraberinde pek çok kamu kurum ve kuruluşunun doğmasını sağlamıştır. Bu çalışmada, İnebolu ilçe merkezinde 1850-1920 yılları arasında inşa edilen kamu yapıları oluşumlarına etki eden faktörler, mimari özellikleri, günümüze kadar geçirdikleri onarımlar ile çağdaş ve işlevsel özellikleri açısından benzer yapılarla karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Arşiv belgeleri, çizim ve fotoğraflarla desteklenerek incelenen tarihi kamu yapıları, günümüze ulaşabilenler ve ulaşamayanlar olarak iki grupta ele alınmıştır. Günümüze ulaşabilenler; askerlik dairesi, banka ve liman başkanlığı binasıdır. Günümüze ulaşamayanlar; iki jandarma karakol binası, hastane, hükümet konağı, hapishane, gümrük müdürlüğü binası ile telgraf ve posta binasıdır. 1850 sonrası yaşanan büyük yangınların ardından, ızgara planlı olarak tasarlanan İnebolu’da kamu yapıların şekillenmesinde; dönem üslupları, yöresel malzeme ve üsluplar ile yeni imar yasaları etkili olmuştur. İnebolu ilçesi, fiziksel dokusu ve bu dokuyu oluşturan mimarlık eserleri ile 19. yüzyıl Osmanlı mimarisi ve Türk şehirciliğinin karakteristik özelliklerini taşıyan nadir şehirlerden biridir.
Cihanşümul Akademi Sosyal Bilimler Dergisi, 2023
Bu çalışmada, Karaman kent merkezinde 1891-1947 yılları arasında inşa edilen tarihi kamu yapılarının mimari özellikleri kendi içlerinde ele alınarak, Anadolu'daki benzer yapılarla karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Arşiv belgeleri, çizim ve fotoğraflarla desteklenerek incelenen kamu yapıları, günümüze ulaşabilenler ve ulaşamayanlar olarak iki grupta ele alınmıştır. Günümüze ulaşabilenler; belediye, redif kışla, istasyon ve okul binalarıdır. Günümüze ulaşamayanlar ise; hükümet konağı, redif deposu, askerlik şubesi, mektep, banka ve hastane binalarıdır. Günümüze ulaşabilen yapılardan sadece istasyon binası özgün işlevini devam ettirmektedir. Okul binası günümüzde kullanılmamaktadır. Redif kışla ve belediye binaları ise özgün kullanımlarının dışında farklı bir amaca hizmet etmektedirler. Sonuç olarak Karaman'da inşa edilen kamu yapılarının, Anadolu'nun diğer sancaklarında inşa edilen kamu yapılarıyla plan ve cephe tasarımı açısından benzerlik taşıdığı tespit edilmiştir. Özellikle askeri, eğitim ve istasyon yapılarının Anadolu örnekleriyle beraber tip proje olarak inşa edildiği anlaşılmaktadır. Çalışma, Karaman ilinde kamu yapısı olarak inşa edilen veya kullanılan yapıların ortaya çıkışını bütüncül olarak değerlendirerek sanat tarihi, mimarlık tarihi, kent tarihi ve mimari koruma alanlarına katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
100. YILDA ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ MİMARLIĞININ ‘İÇ’SELLEŞTİRİLMESİ: SEYFİ ARKAN VE FLORYA ATATÜRK KÖŞKÜ, 2020
Çağdaş bir ulus olma düşüncesi siyasal, toplumsal, sosyal, ekonomik ve kültürel yapıda birçok yenilikleri de beraberinde getirirken mimarlık ve iç mimarlık alanlarında da etkisini göstermiştir. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte ülkede modern ve yenilikçi bir mimari anlayış söz konusu olmuştur. Erken Cumhuriyet Dönemi ise bu anlayışın en belirgin hissedildiği dönemdir. Çalışma kapsamında Erken Cumhuriyet Dönemi'nin öncü temsilcilerinden biri olan Seyfi Arkan ve onun en önemli yapılarından Florya Atatürk Deniz Köşkü ele alınmıştır. Köşkün mevcut durumunda iç mekân ve mekânlara ait mobilya tasarımları tablolar oluşturularak ele alınmış ve o dönemin özellikleri ile ilişkileri incelenmiştir. Bu doğrultuda Florya Atatürk Köşkü örneklemi üzerinden dönemin iç mekân ve mobilya anlayışında öne çıkan kavramların ortaya konması hedeflenmektedir. ABSTRACT While the idea of becoming a modern nation brought many innovations in the political, social, economic and cultural structure, it also showed its effect in the fields of architecture and interior architecture. With the proclamation of the Republic, a modern and innovative architectural understanding has come into question in the country. The early Republic period is the period in which this understanding is felt most prominently. Within the scope of the study, Seyfi Arkan, one of the leading representatives of the Early Republican Period, and Florya Atatürk Marine Mansion, one of his most important buildings, were discussed. In the current state of the mansion, the interior and furniture designs of the spaces were created with tables and their relations with the characteristics of that period were revealed. In this direction, it is aimed to reveal the prominent concepts in the interior and furniture understanding of the period through the sample of Florya Atatürk Mansion.
The Journal of Academic Social Science, 2016
The public buildings, seen by the changes of the Ottoman administration system in Tanzimat period are the results of the empire’s transformation process, till the municipal administration to the security policy or till the management of economy to the transportation services. These buildings have also important clues for understanding and interpreting the architecture of the time. In this study, the public monuments of Amasya, constructed in the period from Tanzimat to the early Republic years will be examined with their architectural properties and original identities. The development of Amasya city during the late Ottoman and the early Republican periods will be also discussed in terms of the locations of these public buildings.
Mucur İlçesi'nin İdârî Yapısı (Osmanlı'dan Günümüze Kadar(ADMINISTRATIVE STRUCTURE OF MUCUR (FROM THE OTTOMAN TO THE PRESENT)
Özet Mucur’un tarih öncesi dönemlere uzanan bir tarihi vardır. Eski Hitit Krallığı, Frigler, Pers Krallığı, Makedonyalılar ve Kapadokya Krallığı hakimiyetinde kalan Mucur, Bizans İmparatorluğu hakimiyetinden sonra, uzun yıllar Anadolu Selçuklu Devleti idaresi altında bulunmuştur. Bu devletin zayıflaması üzerine Eratnaoğulları, Karamanoğulları, Kadı Burhaneddin Ahmet Devleti ve Dulkadiroğulları’ndan sonra Fatih döneminde Osmanlı idaresi altına girmiştir. Bu tarihten itibaren köy statüsünde olan Mucur’un Sultan Abdülaziz döneminde idari yapısı farklılık arz etmektedir. Sultan Abdülaziz döneminin en önemli gelişmelerinden birisi 1864 tarihli “Vilâyet Nizâmnâmesi” ile Osmanlı merkez ve taşra teşkilatlarında yeni idârî düzenlemelerin yapılmasıdır. Yeni düzenlenen idârî yapılanmaya göre önceleri köy olan Mucur 1868 yılında bucak, (1892-1893) tarihlerinde kaza olmuştur. Fakat muhtemeldir ki başka kaynaklar bu tarihi değiştirebilir ve Mucur’un kaza olmasını daha da önceki bir tarihe getirebilir. Makalede, Mucur’un 1864 Vilâyet Nizamnâmesi’nden önceki idarî konumu, hangi eyalet veya vilayete bağlı olduğu ayrıca 1927 tarihli il idaresi ve taşra yönetim kanunlarındaki idârî düzenlemeler incelenmektedir. Anahtar Kelimeler: Kaza idaresi, Kırşehir, Mucur, Nahiye, Vilâyet Nizamnâmesi. ADMINISTRATIVE STRUCTURE OF MUCUR (FROM THE OTTOMAN TO THE PRESENT) Abstract Mucur has a history dating back to prehistoric times. Mucur, which remained under the rule of the Old Hittite Kingdom, Phrygians, Persian Kingdom, Macedonians and Cappadocia Kingdom, was under the rule of the Anatolian Seljuk State for many years after the rule of the Byzantine Empire. After the weakening of this state, it came under the Ottoman rule during the reign of Mehmed the second after Eratnaoğulları, Karamanoğulları, Kadı Burhaneddin Ahmet State and Dulkadiroğulları. Mucur, which has had village status since this date, has a different administrative structure during the reign of Sultan Abdülaziz. One of the most important developments of the reign of Sultan Abdülaziz was the introduction of new administrative regulations in the Ottoman central and provincial organizations with the "Vilayet Regulation" in dated 1864. * Bu makale 7-9 Ekim 2021 tarihinde düzenlenen “Her Yönü ile Mucur Sempozyumu”nda aynı adla sunulan, yayımlanmayan bildirinin gözden geçirilerek genişletilmesiyle üretilmiştir. ** Doç. Dr. Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, e-posta: hasanahievran@gmail.com, ORCID: 0000-0003-1853-8266 178 According to the new administrative structure, Mucur, which was previously a village, became a subdistrict in 1868 and a district in 1892-1893. However, it is possible that other sources will change this date and bring Mucur's accident to an even earlier date. In this article, the administrative position of Mucur before the 1864 Provincial Regulations, the state or province it belonged to, and the administrative regulations in the provincial administration and provincial administration laws dated 1927 are examined. Keywords: Administration of Kaza, Kırşehir, Mucur, District, Province regulations.
Özet 19. yy’a gelinceye kadar Osmanlı Devleti yönetim merkezlerinde yönetim işleri için tahsis edilmiş kamu binaları görülmemektedir. Yerel yönetimlerin başına atanan valiler genelde kendileri için ayrılan veya kiralanan konaklarda ikamet etmişlerdir. 19. yy’a gelindiğinde bu durumun değiştiği görülmektedir. Tanzimat Fermanı’nın (1839) ilanı ile kamu yapılarına özel bir önem verilmiştir. Bu uygulamalar, Erken Cumhuriyet dönemini kapsayacak şekilde uzun bir sürece yayılmıştır. Tanzimat ile birlikte, hükümet konakları, devletin temsil edildiği yönetim merkezlerine dönüşmüştür. İçinde vatandaş ile devletin ilişkilerini düzenleyen adliye, zaptiye, polis, bayındırlık, maarif, ticaret ve ziraat işlerine bakan birimler yer almaktadır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında, ihtiyaca göre hükümet konaklarının zaman zaman genişletilerek kullanılmaya devam edildiği görülmektedir. Osmanlı Devleti’nin son yıllarında Ziya Gökalp’in Türkçülük anlayışının Türk sanatına, özellikle de mimarlığına tesirlerine tanık oluruz. Millî olma, mimarlığa hem biçimsel hem de duygusal olarak yansımıştır. Türk mimarisindeki Batı etkisine bir tepki olarak ortaya çıkan bu anlayış, II. Meşrutiyet’in İlanı (1908) ile daha da güçlenmiştir. I. Ulusal Mimarlık Dönemi olarak adlandırılan bu dönem, mimarimizdeki yabancı etkilerini arındırma çabaları, yalınlaştırma ve özgün mimari denemeleri ile geçmiştir. 1920-30 yılları arasında I. Ulusal Mimarlık Üslubu yapı mimarisine egemendir. 1930-40 yılları arasında ise millî üslubun etkileri yavaşlamakla birlikte kamu yapıları üzerinde merkeziyetçi ve tutucu uygulamalar devam etmiştir. 1934’ten itibaren özellikle kazalar ve bazı şehir merkezlerinde yeni hükümet konakları yapılmaya başlar. 1934-1938 yıllarında hızla inşa edilen hükümet konakları, Urfa, Isparta, Manisa, İzmir, Bursa, Çanakkale, Denizli, Isparta, Kars, Kocaeli, Sinop ve Van gibi kentlerde yoğunlaşır. Bu dönemin kırsaldaki iki uygulamasına, Denizli’nin Güney ve Baklan ilçelerinde karşılaşmaktayız. 1934 sonrası mimari yaklaşımın özgün örnekleri olan bu iki ilçe hükümet konağı, sanat tarihi disiplini açısından irdelenecektir. Anahtar Kelimeler: Ulusal Mimarlık, Kamu Yapıları, Hükümet Konakları, Cumhuriyet Dönemi Mimarisi, Denizli Abstract Until the 19th century, there were no public buildings allocated for administrative affairs in the administrative centers of the Ottoman State. The governors appointed to the local governments usually resided in the houses reserved or rented for them. It is seen that this situation changed in the 19th century. Special attention has been given to public constructions with the Rescript of Gulhane (1839). These practices have extended to a long period, including the Early Republican period. Together with the Tanzimat, governmental mansions have become administrative centers where the state is represented. There are units that deal with citizenship and state relations, including courts, detention centers, police, public works, education, trade and agricultural affairs. In the first years of the Republic, it seems that the government mansions have been expanded and used from time to time according to need. We witness the influence of Ziya Gökalp's understanding of Turkism on Turkish art, especially on its architecture, in the last years of the Ottoman State. Being national, reflected architecture both formally and emotionally. This understanding emerged as a reaction to the Western influence on Turkish architecture and it was further strengthened by the Declaration of Constitution II (1908). This period, called the First National Architecture Period, has been through efforts to cleanse foreign influences in our architecture, simplification and original architectural experiments. Between 1920 and 1930, the First National Architecture Style dominated the architecture. Between 1930 and 1940, the effects of national style slowed down and centralized and conservative practices continued on the public buildings. Starting in 1934, new government mansions are being built, especially in boroughs and in some city centers. Government mansions that were built rapidly in 1934-1938 are concentrated in Urfa, Isparta, Manisa, İzmir, Bursa, Canakkale, Denizli Isparta, Kars, Kocaeli, Sinop and Van. We are encountering two applications of this period in rural areas in the Southern and Baklan Provinces of Denizli. These two districts that are the genuine examples of the post-1934 architectural approach, will be examined in terms of the discipline of art history. Key Words: National Architecture, Public Buildings, Government Houses, Republican Period Architecture, Denizli
Osmanlı Belediye Tarihi Araştırmaları ve Kaynak Malzeme Üzerine Notlar Tarkan OKTAY* OSMANLI KLASiK DÖNEM şehir yönetiminde görülen, "başka alanda sahip oldukları fonksiyonlar yanında yerel birtakım hizmetleri de üstlenmiş" kururnların oluşturduğu beledi organizasyon yapısı; modernleşme ve yönetirnde merkezileşme anlayışının egemen olduğu Tanzimat döneminde, yerini, sözkonusu hizmetlerin tek elden yürütüldüğü belediye yapılarına bırakmaktaydı. Yeni beledi yapıların kurulmasındaki itici güç, Sanayi Devrimi sonrasında düzenlenen üretim ve tüketim ilişkilerinin, Doğu Akdeniz liman şehirlerindeki yansımaları çerçevesinde şekillenen "yerel hizmet" kavramının yeniden tanımlanma sürecinden sağlanrhaktaydı. Ortaya konulacak yeni beledi modellerin inşası ise, "değişime karar veren" ve "değişimi uygulayan'' Osmanlı devlet adamlarınca, Kanun-ı Kadim'den Batı Avrupa kaynaklı kriteriere doğru yer değiştiren meşru tiyet zemini üzerinde gerçekleştirilmekteydi. Yukarıda belirtilen ortamda hayat bulan Osmanlı belediyeleri, bugün Türkiye'de uygulanan modellerin de ilk örneklerini oluşturmaktadır.
Journal of Turkish Studies, 2018
genişleyen kent dokusu içinde kalması bu yapıların özgün kimliklerini yitirmesine neden olmuştur. Tüm bu nedenlerle, suyolu yapıları özgün işlevleri de göz önüne alınarak bir proje dâhilinde korunmalı ve bu korumanın da sürekliliği olmalıdır.
Megaron Yıldız Teknik Universitesi Mimarlık Fakültesi E-Dergisi
Cumhuriyetin ilk yıllarında küçük bir kasaba görünümünde olan Artvin'in o tarihlerde henüz geleneksel karakterini koruduğu ancak son 60 yılda büyük bir dönüşüm geçirerek birçok Anadolu kenti gibi bu karakterinden uzaklaştığı görülmektedir. Kentin konut dokusunda ger-çekleşen bu değişimin yanı sıra il merkezi olması dolayısıyla kamusal fonksiyonlara yönelik inşa edilen birçok yapı da zaman içerisinde kent peyzajına eklemlenmiştir. Kent dokusuna katılan kamu yapılarının en önemlisi; eski hükümet konağının kentin ihtiyaçlarına cevap veremez hale gelmesi gerekçesiyle 1968 yılında Bayındırlık Bakanlığı tarafından açılan mimari proje yarışmasını kazanan Mustafa Aslan Aslaner, Erkal Güngören ve Sümer Gürel'den oluşan ekibin projesinin 1974 yılında uygulanması sonucunda inşa edilen Artvin Hükümet Konağı'dır. Yarış-macılardan korunması beklenen eski hükümet konağının oranları soyutlanarak yaratılan modülasyonla yeni yapıya aktarılmış ancak kentin geçmişinin önemli bir tanığı olan eski hükümet konağı 1980'li yıllarda yıktırılmıştır. Bu çalışma modern mimarlık mirasının korunması konu-sunu eski hükümet konağının izlerini de barındıran Artvin Hükümet Konağı örneğinde tartışmayı hedeflemektedir. 1970'li yıllarda, ulusal bir mimari proje yarışması sonrası elde edilmiş Artvin Hükümet Konağı'nın korunmasının hem ulusal ölçekte inşa edildiği dönemin mimari yaklaşımını yansıtması hem de kentin son 40 yıllık tarihinin önemli bir tanığı olması nedeniyle büyük önem taşıdığı düşünülmektedir. Artvin kent tarihi açısından 20. yüzyılın modern mimarlık anlayışını yansıtan yapıların korunarak gelecek kuşaklara aktarılması en az 19. yüzyıl ve öncesine tarihlenen ve günümüzde sayıları oldukça azalan geleneksel ve anıtsal yapıların korunması kadar önemlidir. Anahtar sözcükler: Artvin Hükümet Konağı; Erkal Güngören; koruma; Mimari Proje Yarışması; modern mimarlık mirası; Mustafa Aslan Aslaner; so-yutlama yoluyla süreklilik; Sümer Gürel. The traditional character of Artvin, a rural town during the first years of the Turkish Republic, had long been preserved. However, over time, a major transformation common to many Anatolian towns took place in the city's residential and urban areas, as an increasing number of public buildings were been built, due to the central position of Artvin within the province. The most important of these buildings, the Artvin Government House, was built in 1974, after the design of Aslaner, Güngören, and Gürel won a competition of the Ministry of Public Works in 1968. An important emblem of the city's history, the design of the former government house was reflected in the new building in abstract modulation, while the former building was demolished in the 1980s. Discussed in the present study was the conservation of modern architectural heritage, recently a more popular subject in conservation science circles. The focus of the present study was the Artvin Government House, which still bears traces of its ancestor. The preservation of the Artvin Government House is of crucial importance, not only because the building reflects the architectural style of the period, but because it has also witnessed the past 40 years of the town's history. The preservation of the 20th century modern architectural heritage of Artvin will ensure its transference to future generations, as the number of intact buildings from the 19th century or earlier are increasingly few.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.